macit akman

macit akman

TR  79 years old

2004 RUSSIA

April 2004 - June 2017  •  4799 days

GÜN 1 Günlerden Cumartesi Gençliğimde tüm öğrenci hareketlerinde adres olarak Moskova gösterilir ve karşıt görüş daima "Moskova'ya ....Moskova'ya" diye bağırırdı. Çetin Altan zırt bir yazı mı yazdı adres belli Moskova'ya ... Sol bir dergi mi dağıtılıyor ? adres yine belli Moskova'ya... Aklınıza gelecek ne kadar ortanın solunda yer alan bir eylem varsa adres Moskova'dır. GÜN 1 Günlerden Cumartesi Gençliğimde tüm öğrenci hareketlerinde adres olarak Moskova gösterilir ve karşıt görüş daima "Moskova'ya ....Moskova'ya" diye bağırırdı. Çetin Altan zırt bir yazı mı yazdı adres belli Moskova'ya ... Sol bir dergi mi dağıtılıyor ? adres yine belli Moskova'ya... Aklınıza gelecek ne kadar ortanın solunda yer alan bir eylem varsa adres Moskova'dır. Tüm gençliğim Moskova'ya gidenler ya da gönderilenler ile burada kalanlar arasındaki kavgalarla geçti. Kader ,daha sonra oda ve sınıf arkadaşımı Moskova Büyük Elçisi yapacaktı ve bende meslek icabı haddinden fazla Moskova 'ya gitmek durumunda kaldım. Perestroika öncesi ve sonrası ortamlarına tanık oldum. Dünya'nın en beleş ve ucuz yerlerinden biri iken, Dünyanın en pahalı kenti olma konumlarına tanık oldum. O eskiden Moskova'ya diye bağıranlar hala ısrar ediyorlar mı.... bilemiyorum? Bu kez, gerçekten görülmesi gerektiğine inandığım bir ülke'ye sevgili eşimle gidiyorum. Biliyorum ve hissediyorum "kayseri 'ye pastırma " gibi tatsız ve demode espriler yapılıyordur. Fakat hararetle eşinizle birikte gitmenizi öneriyorum. Kadınların çok hoşlanabilecekleri bir ülkedir Rusya... Seyahatimize bir dost gurubu ile birlikte Atatürk Hava limanından başladık ve THY uçağımız vaktinde kalktı... Uçağımız ,Sheretmeyovo 2 ye indi ve bizi bekleyen otobüs doğruca otelimize götürdü. Otelimiz Kızıl Meydana çok yakın Marriott Royal Aurora oteli. Eskiden önemsiz bir otel iken, perestroika sonrası, yabancı sermaye akınca Marriott zincirine katıldı ve eli yüzü düzgün 5 yıldızlı bir otel haline geldi.[PHOTO_ID_L=aurora-hotel.jpg] Otele yerleştik . Akşam yemeğimizi otel'de yedikten sonra ben Ayşe'ciği aldım ve Moskova sokaklarına daldım. Bu Moskova dediğin, anlatmakla bitmez ama bir şeyler aktarayım. [PHOTO_ID_R=armas.jpg] Moskova (Rusça: Москва / Moskva) Rusya Federasyonu'nun başkenti, federe şehir öneminde, Merkez Federal Bölgesinin ve Moskova Oblastı Bölgesi idare merkezi. Kahraman Şehri (1965), 2 Lenin Nişanı ve Ekim Devrimi Nişanı ile ödüllendirilmiş. Adeta bizim Şanlıurfa ya da Gaziantep veya KahramanMaraş'ın Rus olanı yani... Rusya ve Avrupa'nın genel nüfusuna göre en büyük şehir (1 Ocak 2010 yıllın nüfusu — 10,562 milyon insan), Moskova şehri, yığışımın merkezi. Ayrıca dünyanın en büyük ilk on şehrine girmekte... Moskova küresel kentlere giren bir şehir olarak, dünya üzerine büyük etkileşime sahip. Şehrin nüfusu, yüksek ekonomik potansiyeline yardımcı olmaktadır. Moskova aynı zamanda önemli bir nakliye kavşağı, ayrıca ülkenin politik, ekonomik, kültür ve bilim merkezi. Şehre 6 hava alanı hizmet ediyor. Moskova'da 9 demiryolu istasyonu, 3 nehir limanı (Atlas Okyanusu ve Kuzey Buz Okyanusu deniz havzalarıyla nehir ulaşımı bulunur). Başkentte 1935 yılından itibaren metro çalışmakta. 1980 yaz olimpiyatlarına ev sahipliği yapmıştır. Moskovada yaşayan milyarder sayısı, diğer dünya şehirlerden fazladır, bu da en çok milyarderin yaşadığı şehir ünvanını getirmiştir. 2007 ylı istatistiklerine göre dünyanın en pahalı şehirleri listesinde 1. sıraya yerleşmiştir. Türkiye'de eskiden solcu olanlara adres olarak gösterilirdi ... Şimdi bu kadar pahalı hale gelince acaba hala MOSKOVA 'ya ...MOSKOVA'ya diye bağırıyorlar mı ? Hiç sanmam.... Moskova ,eğitim ve bilim alanında birçok kuruma sahip çıkar. Ayrıca Eurovision 2009'a ev sahipliği yapmıştır. Hemen otelin önünden biraz yürüyünce ,Petrovka meydanına varıyorsunuz. Burada Dünyanın en önemli opera ve tiyatrolarından biri sayılan Bolşoy tiyatrosu yer alır ( Balşoy rusça Büyük demektir ). Çok ciddi eserleri, üç on paraya izlediğim muazzam bir tiyatrodur.[PHOTO_ID_L=bolshoi.jpg] Bolşoy Tiyatrosu (Rusça: Bol'shoy Teatr, Büyük tiyatro) Moskova'da bulunan tarihi bir tiyatrodur. Opera ve bale gösterileri için, ünlü mimar Joseph Bové tarafından tasarımı yapıldı. Dünyanın önemli sanatçılarını yetiştiren topluluk 1776'da ,Prens Peter Urusov ve Michael Maddox tarafından kuruldu. Çalışmalarını önce özel bir evde yapıyorlardı ama 1780'de Petrovka Tiyatrosu'na geçtiler, oyunlar ve operaları üretmeye başladılar. Günümüzdeki Bolşoy binası, 1805'de yanan Petrovka Tiyatrosu meydanına 1824'de inşa edildi. Bolşoy tiyatrosununu takiben , bizim için "Kızıl" başkaları için" Kırmızı" Meydana yürüdük. Burasını, yarın ayrıca ziyaret edeceğimiz için fazla takılmadan Arbat sokağına yöneldik.[PHOTO_ID_R=old-arbad.jpg] Arbat caddesi, Moskova'nın en renkli caddelerinden biri olup trafiğe kapalıdır. Komünist dönemde dahi, bohem bir yaşamın barındığı yerlerden biri olmuştur. Bu cadde halen canlı cafeleri hediyelik eşya satıcıları ve sanatçıların buluştukları bir ortamı yaratmaktadır. Rus dantellerinin en güzel örneklerini ve vakti zamanında en baba hayvarların satıldığı dükkanları burada bulmak mümkündür. Zaman akışı içinde o güzelim cafelerin yanında döner satıcıları ve ABD rüzgarları ile Mc Donalds'ın köfte ekmek satan dükkanlarını artık görmek mümkün. Arbat şehrin sembol mahallesi olup, tarihi 1493 yılına kadar uzanmaktadır. O tarihte şehri kasıp kavuran yangının, sokaktaki St Nicholas ( bizim Demre'li Nicholas) kilisesinin mumlarından yayılan kıvılcımla oluştuğu söylenir. Arbat'ın kökünün Arapça "banliyö" den geldiği sanılıyor. Zira O dönemde doğudan gelen kervanların durak yeri imiş. 15 YY da hal böyleyken 18 YY da şehrin arka sokakları Moskova'nın en aristokratik ve en varlıklılarının oturduğu diğer bir deyişle şehrin beyin takımının oturduğu bir yer haline gelmiş. Sokağın 2 no lu evi, ünlü Prague restoranının bulunduğu yerdir. 1870 yılında tüccar Tararykin in açtığı restoran Moskova'nın en ünlü restoranları arasında yer alır. 1901 yılında Çekov "üç kızkardeş" adlı tiyatro eserini burada kutlamış aynı şekilde 1913 yılında ünlü rus ressamı Ilya Repin "müthiş Ivan ve oğlu" adlı eserinin başarılarını burada kabul etmiştir. Moskova Konservatuarını kuran Rubinstein'ın yıllık anma törenleri halen bu restoranda yapılmakadır. Arbat ı kesen sokaklardan biri olan Serebriany sokağı ( gümüş sokak) eski gümüş ustalarının yerleştikleri bir yermiş. Burada yetişen Alexander Suvurov 1787-1791 Türk Rus savaşını kazanan komutan olmuştur. Daha sonra 1812 de Napolyon'u dize getiren generallerin içinde. Bizim kaşınmamızla başlayan bu savaşın sonunda maalesef Kırım yarımadası elden gitti. Bu gümüş sokağının karşısında Starokonushenny sokağı yer alır. Filozof ve Moskova üniversitesi profesörü Sergei Trubetski burada otururmuş. Evinde düzenlediği partilerde ünlü piyanist Alexander Scriabin yeni eserlerini burada çalarmış. Arbat'ı kesen bir başka sokak Kaloshin'de yazar Alexander Pushkin'in kayınvaldesi Madame Malinovskaya oturuyormuş. Nitekim bugün Arbat sokağında Pushkin ve sevgili eşi Natalia' nın bir heykeli bulunmaktadır. Aynı evde daha sonra Trans Siberia demiryolu hattının yaratıcısı Obruchev oturacaktır.[PHOTO_ID_L=puskin.jpg] Bu sokakta 19 yy da Fyodor Tolstoy oturacaktır. Sokağın köşesinde 1990 yılında bir otomobil kazası ile hayatını kaybeden Rus Rock'çu Viktor Stoy'un duvarı yer almaktadır. Arbat sokaklarından bir diğeri olan Nikolopeskovsky'de Alexander Scriabin 1912-1915 yılları arasında yaşamış ve Prometheus ve Divine Poem(ilahi şiir) adlı eserlerini burada besteleyip 43 yaşında hayata veda etmiştir. Arbat' ın 5 nolu evinde Pushkin 'in yakın dostu Pavel Noshchokin otururmuş. Hani şu gömülürken üzerine örtülen paltoyu kendisine hediye eden arkadaşı… Daha sonra MC Donalds' ın tezgah açtığı Arbat sonu küçük meydanda, Çar 'ın av köpeklerinin bakıldığı yerler varmış. 53 No lu ev Puskin in yaşadığı ev. Aynı zamanda Tchaikovsky nin kuzeninin evi oluyor daha sonra ve hazret 1884 te Moskova da bu evde kalırmış. Aynı evde futurist yazar Vladimir Mayakovsky yaşamış.Ev 1986 yılında Puskin in müzesi haline getiriliyor. Arbad'ı kesen Sivtsev-Vrazhek sokağında Puhskin in büyük kızı Maria Gartung oturuyor. Ne alaka diyeceksiniz? bu hatun Tolstoy un ünlü eseri Anna Karenina karakterinin modeli. Plotnikov sokağının köşesinde Pushkin,Gogol ve Tolstoy 'un mitolojik karakterlerle çevrelendiği bir heykeli vardır. Yakındaki Denezhny ( para ) sokağı, 17 yy da kıraliyet darphanesinin üyelerinin oturduğu sokak. 19 yy da Gogol bu sokakta oturan Zagoskin'den esinlenerek "müfettiş" adlı eserini yazıyor. Bu ev daha sonra Alman Elçiliği haline getiriliyor 6 temmuz 1918 de Devrimci sosyalizm partisi üyelerinden biri burada Alman Büyük elçisi vuruyor ve Bolşeviklerle Lenin'i iktidara taşıyor… Yine çok yakın sokaklardan biri olan Spasopeskovsky sokağında zamanının zengini Vtorov oturuyor. Bu Vtorov denilen zat Bulgakov un "Usta ve margarita" adlı kitabının kahramanı olmaktadr. Bugün bu ev ABD elçisinin resmi evi olarak kullanılmaktadır. Arbat sokağının batı yakasında Gotik suratlı Dış işleri bakanlığı yer almaktadır. Bu bina bizzat Stalin in verdiği komutla, devrin SSCB nin gücünü dünyaya kanıtlamak amacıyla inşa ettirdiği "7 kızkardeş" olarak tanımlanan kulelerden bir tanesidir. Yakın Kız kardeşlerden biri Ukrayna Oteli ve diğeri Moskova Devlet Üniversitesidir. Umarım sokağın önemi hakkında bir bilgi verebildim. Bu satırları yazan kulunuz, Moskova ziyaretleri sırasında, sokağın 7 numaralı evinde kalma şansını elde etmiştir. Umarım partinin sadık üyesi ve ev sahibi madam Olga hala hayattadır. Bu küçük geziden sonra yürüyerek otelimize döndük. Güzel bir uyku bizi bekliyordu. Günü toparlayan videonun youtube adresi şöyle: https://www.youtube.com/watch?v=q99tyT_xe_k GÜN 2 Günlerden Pazar Bugün yüklü bir gün.Sabah kahvaltımızı otelde yaptık ve yürüme mesafesinde Kremlin 'e vardık. Kremlin (Rusça: Кремль), "kale", "hisar", "şato" anlamlarına gelen ve çoğu tarihi Rus kentinin merkezinde bulunan muhkim yapılar bütünü. En tanınmışları Moskova Kremlini' dir. Kremlin'i şehrin tam göbeğinde bir beşgen olarak düşünebilirsiniz. Moskova'daki Kremlin Sarayı, devrim öncesinde Rus çarlarının ikametgahıydı. Moskova nehrinden 40 m yüksekte bulunan Borovitskiy Burnu üzerinde 28 hektarlık bir alana yayılan, çevresi 20 m yüksekliğinde duvarlarla çevrili, 20 kulesi içinde 8 katedrali 6 sarayı olan bir kale. Yapıların en eskisi Spasna Boru (Ormandaki Kurtarıcı Aziz) Kilisesi'dir. 15. yüzyıl'da yangında telef olan ilk Kremlin'in yerine İtalyan mimari anlayışında yeni bir saray yapıldı. 1487'de Beklemişhev Kulesi, 1490'da Borovitskaya Kulesi, Aziz Nikola ve Aziz Flor kapıları eklendi. 3. İvan döneminde birkaç katedral daha yapıldı. Dini yapılar Bizans, diğer yapılar İtalyan etkisi taşırlar. 1527'den sonra yapılan değişiklikleri Alman, İngiliz ve Hollanda'lı mimarlar gerçekleştirdi. Kremlin'in önemli yapılarından olan Büyük İvan Çan Kulesi'nin yapımına 1505'te başlanıp 1600'de tamamlandı. Kulede dünyanın en büyük çanı olan 218 ton ağırlığındaki Çar Kolokol (Çanların Çarı) bulunur. 1838-1849 yılları arasında Bolşoy Kremlyovskiy Dvoryets (Büyük Saray) inşa edildi. 1932-1934'te Kremlin Tiyatrosu, 1961'de Kongreler Sarayı yapıldı. Günümüzde Kremlin, Rusya'nın bir simgesi durumuna gelmiştir. Gurubumuz program gereği geziye hazine ve silah bölümünü ziyaretle başladı. Burası kalenin güney kanadında yer almaktadır.Kulelerden birinin tepesinde ilelebed yaşayacağı söylenen son ve nihai devrimin sembolü ve dönerken ucu bucağı olmayan SSCB topraklarını aydınlatan Kızıl yıldız ' a bakarak gülüyorum..Sen sen ol öyle ilelebed milelebed laflarını söyleme, daha sonra aşağıdan geçen turist guruplarını güldürme ...[PHOTO_ID_L=7.jpg] Kremlin Hazine dairesi daha doğrusu müzesi 1808 tarihli Moskovanın en eski müzelerinden biri.Hazine bölümünde zümrüt ve elmasları kok kömürü gibi yığdıkları yeri görünce iki dakika duruyorsunuz.Kimselere söylemeyiniz ama bizim Topkapı hazine dairesine havada basarlar. Rus çarlarının mücevherlerini 1700 yılından beri burada topluyorlar. Bu Hazine dairesinin yanında yamuk ( trapezoid) iki katlı bir bina var .Burası da 1702 yılında inşa edilen "tophane" veya silahhane oluyor.Girerseniz Vyatkin Kardeşlerin imalatı "Muscovite" tabancalarını sakın kaçırmayınız. Oradan çıkınca yine program gereği hemen yakında bulunan The Cathedral of the Annunciation ( Yükseliş Kilisesi ), The Church of the Twelve Apostles (12 havari Kilisesi ) ve 81 m kulesi olan Büyük Ivan çan kulesi ve kilisesi ziyaret edildi. Bu kilisenin coğrafi olarak tam Moskova'nın merkezi olduğu söylenir. [PHOTO_ID_R=5.jpg] Devam ederseniz Çar Pushka ( adı biraz faul ) topuna varırsınız.Andrey Chokhov imzalı 1586 da dökülmüş dev bir top bu.5m34 boyunda 38 ton ağırlığında , namlusunın iç çapı 890 mm kalibre,dış çapı 1200 mm lik... Bu Pushka topu Guiness rekorlar kitabında yer almıştır. Burada resim çektirdikten sonra yine etrafta kırık bir çan göreceksiniz turistten fırsat bulursanız siz de resim çektirebilirsiniz.Bu çan'da dünyanın en büyük çanı ...yukarıda ilave bilgi verdim.[PHOTO_ID_L=4.jpg] Buradan çıkıp Kremlin duvarlarını dıştan izleyerek ana girişe doğru devam ediniz. Kapının solunda kıpkırmızı duvarları ile Moskova Devlet müzesi yer alır .Özelikle karlı bir mevsimde çok güzel fotoğraf verir.Büyük ve yuvarlak arklı kapıdan geçtiniz mi artık Dünyaca ünlü kızıl meydandasınız. Kızıl Meydan ( Krasnaya Ploşad) 15. yüzyılda Kremlin'in duvarları tamamlandıktan hemen sonra yapılmıştır. Hem Rusya, hem de eski SSCB'nin toplumsal ve siyasi tarihinde önemli bir yeri vardır. Kızıl Meydan idamlara, gösterilere, geçit törenlerine ve mitinglere hatta Scorpions Rock topluluğunun konserine bile sahne olmuştur. Kremlin'in hemen doğusunda, Moskova Irmağının kuzeyinde yaklaşık 73,000 m²'lik bir alanı kaplar. Kuzeyinde kırmızı suratlı Devlet Tarih Müzesi, Güney ucunda yani tam karşınızda renkli soğan kafaları ile Saint Basil Katedrali yer alır. Batısında ve Sağda Lenin'in 1930'da tamamlanan anıtmezarı ise, hemen Kremlin duvarı önündedir Sol tarafta eski alışveriş merkezi GUM yer alır. Benim geldiğim yıllarda bu meydan, sadece Lenin veya Stalin taklitlerinin para karşılığında resim çektirmek için dolaştığı bir yerdi.İn cin top oynardı.Resminizi çekecek birini bulmak mucize idi.Şimdi ,panayır yeri gibi oldu .Arkanızda fon olarak St Basil ile tek başınıza resim çektirmeniz neredeyse mümkün değildir.[PHOTO_ID_R=1.jpg] Kremlin Duvarı Mezarlığı ( Kremlin Duvarının Kızıl Meydana bakan kısmı). Sovyet hükümetleri çok sayıda önemli Sovyet ve uluslararası komünist lideri buraya defnetmiştir. Kızıl Meydana ilk defin işlemi 10 Kasım 1917 tarihinde olmuştur. Askeri Devrim Komitesinin kararıyla Ekim Devrimi sırasında hayatını kaybeden 238 Kızıl muhafiz iki toplu mezarda defnedilmiştir. 1919 yılında ise 25 Eylül 1918'deki sol SR’ların terörist saldırılarında hayatını kaybeden Bolşevik Partisi Moskova sekreteri Vladimir Zagorski defnedilir. Aynı saldırılarda partinin genel sekreteri Lenin de ağır yaralanacaktır. Mezarlıkta yatanlar arasında Dorogomilovski Sovyeti binasındaki patlamada hayatını kaybedenler, Posta ve Telgraf Komiseri Vadim Podbelski, Amerikalı gazeteci John Reed, Bolşevik Parti Moskova sekreteri Feodor Artyom, diplomatlar Vaclav Vorovsky ve Peter Voikov sayılabilir. 1924 yılında Lenin’in cenazesinin bulunduğu Lenin’in Mozolesi Kremlin Duvarı Mezarlığının çekim merkezi olmuştur. Mozolenin arkasında önde gelen Sovyet liderleri olan Yakov Sverdlov, Feliks Dzerjinski, Mikhail Frunze, Mikhail Kalinin, Georgy Jukov, Andrei Jdanov, Josef Stalin, Kliment Voroşilov, Semyon Budyonny, Mikhail Suslov, Leonid Brejnev, Yuri Andropov ve Konstantin Çernenko’nun mezarları ve heykelleri vardır. Senatskaya Kulesinin iki tarafında ise 1925-1984 arasında hayatını kaybetmiş çok sayıda Sovyetler Birliği Komünist Partisi üyesinin, bazı yabancı komünist partilerin liderlerinin, komutanların, diplomatların, önde gelen bilim ve sanat insanlarının külleri bulunmaktadır. Yuri Gagarin, Soyuz 1 ve Soyuz 11 kazasında hayatını kaybeden kozmonotlar ve Sovyet uzay program tasarımcısı Sergei Korolyov’un da mezarları burada bulunmaktadır. 1967 yılında ise Kremlin Duvarındaki Alexander Bahçesinde Meçhul Asker Anıtı açılmıştır.Görüldüğü gibi üzerinde Lenin yazmasına rağmen burası sadece Lenin 'in anıtmezarı değildir.Bildiğiniz gibi Ruslar dünyanın mizah gücü en gelişmiş ülkesidir.Bu Lenin anıt mezarını görüp te "ben bu paraya Rus halkının yarısını gömerdim" deyip 7 yıl sibirya' ya sürgüne gönderilen adamın fıkrasını hatırlıyorum.Ek bir bilgi olarak tüm ünlü Sovyet eylem ve düşün adamını buraya sığdıramıyacağını hisseden Ruslar şehrin yakınına "Novodevichyi " denilen bir mezarlık yapıyorlar.Bizim bir türlü içimize sindiremediğimiz Nazım Hikmet'imiz de o mezarda yatmaktadır.Vaktiniz olursa ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum. Lenin anıt mezarının tam üzerinde basamakla yükselen bir köprü yer alır.Bu köprü her yıl ekim devrimini kutlayan Komünist parti üyelerinin yer aldığı bir podyum.Bu köprü sayesinde hit parade'ta yükselenleri izlemek mümkündü.Bir yıl fotoğrafta varsın, bir yıl sonra yoksan bitmişsin demektir.Ortaya doğru yaklaştıkça listelerde yükseliyorsun demektir.Basit ve etkin.Tam ortada isen başkansın ve yakında bir yolculuğa çıkacaksın... Meydanın nehre yakın bölümünde herkes için Saint Basil bizim için Aziz Vasil Katedrali yer alır. Aziz Vasil Katedrali Moskova, Kızıl Meydan'da soğana benzeyen, rengarenk, kubbemsi çatılarıyla ünlü bir katedraldir. Yaygın bir hata olarak Kremlin Sarayı'yla karıştırılır.Şimdi anlıyorsunuz ki bu Katedral Kremlin duvarları arasında yer alan Kızıl Meydanın içinde yer almaktadır.1555 - 1561 yılları arasında Rus Devleti' nin Kazan ve Astrahan hanlıklarına karşı kazandığı zaferleri kutlamak amacıyla Korkunç İvan tarafından yaptırılmıştır. Değişik şekilde tasarlanmış olan sekiz kubbe, sekiz ayrı zaferi simgelemektedir. Önceleri som altın olan kubbeler 1670'den sonra herhalde "götürücüler" nedeniyle değişik renklerde boyanmıştır. En uzun kulesi yaklaşık 65 metre yüksekliktedir. Yöre halkı arasında yapının bir İtalyan mimarın tasarımı olduğu, daha sonra yapıyı tekrarlamaması için mimarın kör edildiği rivayeti dolaşır. Kilise bugün müze olarak kullanılmaktadır.[PHOTO_ID_L=8.jpg] Moskovalı yeni evlilerin damatlık ve gelinlikleri ile burada bir şeyler içmesi ve bir tur atması adettendir.Etrafta yeni evli çiftler görürüseniz şaşırmayınız diye yazıyorum. Meydanın Solunda eski alış merkezi GUM yer almaktadır. Malumunuz Moskova soğuk bir yer ve alış veriş merkezlerinin kapalı olması doğal.Bu GUM eskiden bir ton paranızla hiç bir şey alamadığınız bir AVM iken, perestroika sonrasında Moskova Belediye başkanı Jivkov'un Bizim Enka gurubundan rica ederek restore ettirdiği ve Moskova için yüz akı bir alış veriş merkezi haline getirilmiştir.Şimdi artık uçmuş vaziyette.Fakat bu AVM nin meydana ve Lenin mozolesine bakan "Bosco" cafesinde bir Capuccino içilir. Bu anlattığımız bölüm "Moskova" demek ve geriye de tatsız tuzsuz bir kent kalır. Geriye görülecek sadece iki ana unsur kalıyor. Bunlardan biri Moskova Metrosu diğeri Moskova Devlet Üniversitesi bunları yarın ziyaret edeceğiz. Buradan otele dönüp akşama kuvvet kazanmak üzere biraz dinlendik. Gece çökünce artık "Moskow by night" zamanı geldi .[PHOTO_ID_R=10.jpg]Otelimize yürüme mesafesinde bulunan ve tam Bolshoi tiyatrosu karşısında yer alan vakti zamanının ünlü restaurant 'ı , şimdiki ( bizde ki örneği Kervansaray ) popüler turist lokantasına Godunov 'a gittik.Burasının seçilme nedeni canlı yerel müzik yapmaları ve eğer yemek anlaşmanız kapsıyorsa yemeği Votka-Havyar ile açabilme fırsatı vermesidir.Bir süre sonra Votka'nın tesiri ile sizin de müziğe eşlik etmeniz mümkün....Fakat söylemeğe gerek yok bunu yapmak için Türk olmanız gerekmektedir.Sizin dışınızdaki yabancı turistler don yağı gibi oturmağa devam edecektir.Kafanızı takmayınız ve eğlenmenize bakınız . Gece bittikten sonra otele dönmeden önce Ayşe'cikle tam bir Moskova'lı davranışı ile Kızıl Meydan kenarında sokak satıcılarından iki şişe "Baltika 9" birası aldık ( Kabul ediyorum Baltika 9 pek bir moskovalı davranışı sayılmaz ama bu birayı seviyorum ne yapayım ? ) ve bankta oturarak ışıklara karşı içtik ..Bilahare yürüyerek otelimize döndük ve yattık. Günün videosunun adresi aşağıda : https://www.youtube.com/watch?v=8ziRu8xe8qI GÜN 3 günlerden Pazartesi Dün şaka maka bayağı yorulmuşuz .Bugün serbest günümüz ve kafamıza göre takılacağız. Belirgin bir saatte tekrar toplanıp St Petersburg 'a gitmek üzere tren istasyonuna gideceğiz. Mükellef bir kahvaltı çektik ve Ayşe ile yola çıktık.Bolshoi kıyısından dolanarak Moskova'nın belki de Rusyanın en ünlü caddesi olan Tverskaya 'ya girdik. Her ünlü cadde gibi bir çok değişikliğe uğradı eskiden güzel kitapçılar ve cafeler varken şimdi ancak otomobil acenteleri ve marka satan dükkanlar kiraları ödeyebilecek güce sahip. Gece hayatının disco'ları bile burada tutunamamış. Collier nin hesaplamalarına göre burası dünyanın en yüksek üçüncü kira gelirini getiren caddesi. Burada öyle halk arabası da satamazsın yani... Teverskaya'nın köşesinde bugün Ritz Carlton vakti zamanında Intourist olan oteli yer alır.. Nerede bu otelin en üst katında 250 m2 lik dev köşe süitte kaldığım günler.... nerede bu günler...( bugün geceliğinin 4500 USD mertebesinde olduğunu hatırlatırım ...sizin anlayacağınız fiyatlar uçmuş ki ne uçmuş ))) Sağda solda vakit geçirerek ilk ring' e ulaştık . Burada Moskova belediyesinin binası ve I George 'un heykeli meydanı süslemekte .Buradan sola dönünce Gilbert Becaud 'nun Natalie şarkısında ünlendirdiği Cafe Pushkin ' e varırsınız. Gerçi Cafe Pushkin Gilbert Becaud'dan önce de çok ünlü idi ama Becaud sadece bu ünü dünyaya taşıdı.[PHOTO_ID_L=3.jpg] Cafe Pushkin 3 katlı bir restaurant ....günümüzde yer ayırtmadan girmek zor... biz turist ve eski müşteri olmamız hasebiyle yer bulabildik. Yemeğe gelenlerin kapı önüne bıraktıkları çoğu zırhlı arabalar adeta "cumartesi akşamı Reina" havası vermektedir. En alt kat, eskiden, birisinin piyano çaldığı ve bir şöminenin bulunduğu bir yerdi. Orta kat 19 yy drugstore havasını vermekte. Biz bu kata oturup dışarısını seyreme şansını elde ettik. Üst kat bir kütüphane ve gözlem evi gibi dekore edilmiştir. Ne yerseniz yeyin ama sonunda ünlü sıcak çukulatayı ihmal etmeyiniz. Fiyatı ortalamanın üstüdür ama Moskova 'da bu keyfi yapmağa değer . Etrafta Doğu Sanatları müzesi,Pushkin meydanı,Pushkin Tiyatrosu ve Şair Sergei Esenin 'in heykelini görebilirsiniz. Dün yazdım, aslında, Moskova büyüklüğünün dışında tatsız tuzsuz bir şehirdir. Yemekten sonra ünlü Moskova Metrosunu Ayşe'ye tanıtmağa çalıştım. Moskova Metrosu ,dünyanın en eski ve büyük metrolarından biridir. Metronun yapımı devrin komünist işçileri ve komsomol denilen gençlik kolları tarafından sürdürülmüştür. Tarih dokusu ve sanat içerikli yapısı ile turistlerin ilgisini çeken metronun yeni yerleşim bölgeleri için ilave inşaatları halen devam etmektedir. Josef Stalin tarafından 1931'de inşaası başlatılan Moskova Metrosu, günümüzde büyüklük bakımından New York, Paris veya Londra metroları ile karşılaştırılsa da iç mimari ve dekorasyon bakımından, dünyanın en güzel metrosu olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Moskova Metrosu kuşkusuz dünyanın en çok yolcu taşıyan metrosudur. Herbiri sanat harikası olarak kabul edilen 182 istasyonda hergün yaklaşık 9.2 milyon kadar kişi yolculuk etmektedir. Moskova Metrosu devlet tarafından işletilmektedir. İlginç bir ayrıntı vereyim. Bu metro merkeze doğru akan 12 hat ve bu hatları kesen ringlerden ( dairelerden ) oluşur. Hatların ismi ve istasyonların isimleri yolculuk sırasında anons edilmektedir. Anonsu yapan kişi erkek ise bindiğiniz trenin yönü Moskova'nın merkezine doğru , kadın ise merkezden dışarı doğru gidiyor demektir. Ring hattı için erkek anons sesi saat yönünde, kadın anons sesi saatin ters yönünde yol aldığınızı göstermektedir. Kuralı bilirsen basit ve net ... Sesleri karıştırdın mı vay haline ... Bu metro istasyonlarından birini mutlaka ziyaret etmenizde yarar var.[PHOTO_ID_R=2.jpg] Görülecek ikinci ana unsur Moskova Devlet Üniversitesi'dir. Şehrin güney batısında yer alan Vorobievy tepelerinin üzerine kurulmuş ve 7 kızkardeş olarak tanımlanan kulelerden biri bu üniversitedir. Çariçe Elizaveta Petrovna'nın emri ile 12 Ocak 1755’de büyük Rus bilimadamı Mikhail Lomonosov'un inisiyatifiyle kurulmuştur. Moskova Üniversitesi’nin kuruluş günü Rusya’da Öğrenci Günü olarak kutlanmaktadır. Bu 7 kızkardeşi Amerika'nın 7 kızkardeş olarak adlandırdıkları petrol şirketleri ile karıştırmayasınız diye sayıyorum: Hotel Ukraina, Kotelnicheskaya sahil Apartmanı, Kudrinskaya meydanı binası, Hotel Leningradskaya, Dış işleri Bakanlığı , Kızıl kapılar yönetim binası. Aynı binaların replikalarını, Warşova'da ve Kiev 'de de görmek mümkündür. Üniversiteden sonra ötelimize döndük valizlerimizi topladık ve St Petersburg ' a gitmek üzere bizi Leninsgradsky Garına götürecek otobüsü bekledik.[PHOTO_ID_R=trende.jpg] Leningrad Garı (1851) Moskova'daki en eski Tren İstasyonu. , Ton ve Zelyazevich ve mimarların proje kapsamında, 1844 ve 1849 yılları arasında inşa edilmiş ve 1851 yılında açılan, ve üç kez isim değiştirdi. Aslında İmparator Nicholai nin Nikolayevsky Station denilen adını, 1924 yılında, Bolşevikler bunu Oktyabrsky İstasyon olarak değiştirdi. 1937 Sonra tekrar Leningradsky Tren Garı olarak değiştirildi. Leningrad istasyonu St Petersburg da dahil olmak üzere kuzey batı bölgesinde hizmet vermektedir. Totaliter rejimlerde devamlı isim değişikliklerine rastlamak doğaldır... Finlandiya gitmek isteyenler de bu hattan yararlanmaktadır. Bu tren bizi kısmetse yarın sabah St Petersburg ' a indirecek. Trenin 4 kişilik lüks sayılabilecek kompartımanları var . Paraya kıyıp 4 kişilik kompartımanı kapatırsanız rahat rahat uyur ve yolculuk sırasında keyfinizi yaparsınız . Örneğin biz bu yolculuğu füme somon, havyar ve Standart Votka ile süsledik. Çok isterseniz arada Baltica 9 birasını cila olarak yudumlayabilirsiniz. Meraklısı için ilave: Moskovada bundan öte görülecek Kosmos Oteli var. Benim ilk moskova seyahatlerimde turistlerin başka yerde kalmaları yasak olduğundan burada kalmak zorunluluğu vardı. 25 katlı (99 m) şehrin kuzey kesiminde yer alan Cosmos Hoteli ,VDNKH Metro İstasyonuna yakındır . Otelin tam karşısında Sovyet Uzay heykeli vardır. Bir de yakılıp ,bombalandıktan sonra, Türkler tarafından restore edilen eski Duma Beyaz sarayı Nehir kıyısından görmek mümündür..Hepsi bu kadar .... Günün karelerini bermutad aşağıda yer alan video da toparladım dilerseniz göz atabilirsiniz... http://www.youtube.com/watch?v=lcHh8sDOBEs GÜN 4 Günlerden Salı[PHOTO_ID_L=2.jpg] Trenimiz, sabah 08:30 da Moskovskaya Garına vardı. Bu Ruslar çok kibar. Moskova'da St Petersburg 'a gitmek için Leningrad garından trene biniyorsun.(Leningrad St Petersburg'un eski adıdır). Ve St Petersburg'tan Moskova ya gitmek istersen Moskovskaya garına gidiyorsun. Basit ve net ... Sankt Petersburg ya da başka bir deyişle,St. Petersburg Moskova'nın 715 km kuzeybatısında bulunan, Rusya'nın 2., Avrupa'nın 5. büyük şehridir. Kültürel merkez oluşunun yanı sıra, zarif binalarıyla da bilinir. Baltık Denizi kıyısında Neva Nehri üzerindeki 42 ada üzerine yayılmıştır. Çar Büyük Petro tarafından 16 Mayıs 1703'te Rus Çarlığı'nın Avrupa'ya açılan kapısı olması amacıyla kurulan şehir, 200 yıl Rus Çarlığı'nın başkentliğini yapmış ve (1914–1924) yılları arasında yani Rus İç Savaşı sırasında Petrograd, (1924–1991) yılları arasında yani Sovyetler Birliği döneminde Leningrad olarak anılmıştır. 1991 yılında, Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından başa gelen yeni yönetim şehrin ismini yeniden Sankt Petersburg olarak değiştirmiştir. Şehir, Almanlar tarafından 30 Ağustos 1941 tarihinde kuşatılmış ve 900 gün kuşatma altında kalmıştır. Bir doğu şehri sayılan Moskova'nın aksine Sankt Petersburg, 5 milyonluk nüfüsuyla daha avrupaidir ve kuruluş amacı olan "Avrupa'ya açılan kapı" olma amacını gerçekleştirmiştir. Ayrıca bir rivayete göre kurulduğu zaman Venedik ve Roma'nın bir sentezi olarak düşünülmüştür. Geniş bulvarları, dingin suları, köprüleri ve çarlık mimarisinin bazı örnekleri, şehrin Kuzey'in Venedik'i olarak anılmasına sebep olmuştur. Şehirdeki ünlü Hermitage Müzesi çarların geniş özel sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapar ve dünyanın en büyük müzelerinden biridir. Ayrıca Dostoyevski, Puşkin, Anna Akhmatova ve Rimsky-Korsakov'un evleri de müze olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin romanları Suç ve Ceza ve Ezilenler de bu şehirde geçer. Şehri kuran, herkes için, Büyük Petro ( bizim için Deli Petro, bunun nedenini rehberimize tam olarak açıklayamadım... biz de Deli demek yiğit demek,gözükara demek filan diye geveledim ama pek inadırıcı olamadım galiba 27 Mayıs 1703'de (16 Mayıs eski takvime göre) İngrai toprağının İsveç'den tekrar geri alınmasından sonra kurdu. Onu havari Petrus'a göre isimlendirdi. Ben bu din meselesinin hastasıyım ...sen bugünkü İsrail'in Galile gölü kıyısında Capernaum 'da doğan bir balıkçı olacaksın .Hz İsa'nın ölümünden sonra bizim Antakya'da ilk kiliseyi kuracaksın ...oradan ver elini Capadoccia ...küçük asya ve bilumum Anadolu mekanlarında turladıktan sonra Roma'ya varacaksın ve senin adına yıllar sonra baltık denizi kıyısında şehir kuracaklar.... insan düşününce masal gibi geliyor... Savaş zamanında inşaat başladığında, yeni şehrin ilk yapısı bir kale idi. Bugün Peter ve Paul Kalesi olarak bilinir, orijinal olarak SanktPiterburh dan doğar. Çar Petro, bütün taş ustalarının yeni şehrin inşasına yardım etmelerini sağlamak için Sankt Petersburg dışında tüm Rusya'da taş bina yapımını yasaklamıştır. Neva Nehri deltasında kurulan şehir aslında büyük bir bataklık alanın dönüştürülmesi, ıslah edilmesi projesi ile bir bütündür.Anladığınız üzere "Devlet zoru" ile metazori kurulmuş bir şehirdir. Kent merkezindeki pek çok bina Amsterdam'da olduğu gibi çamur alanlara saplanmış direkler ve tahtalar ile kuvvetlendirilmiş temellere inşa edilmiştir. Kent genel olarak ve bugünkü kimliğini İtalyan mimar Domenico Trezzini tarafından 1716 yılında Vasilievsky Adası merkez alınarak tasarlanan hali ile kazanmıştır. Kent, Barok mimari tarzının görkemli örneklerini taşımaktadır. Yine İtalyan asıllı bir başka mimar Francesco Bartolomeo Rastrelli tarafından yapılan pek çok bina şehre kimliğini veren öğeler arasındadır. Ancak Dostoyevski, Sankt Petersburg'u soyut ve tasavvur ürünü bir şehir olarak nitelemiştir. Bence haklı... Sonraları Rusya'nın yeni başkenti olmaya niyetlenen Sankt Petersburg, Baltık Denizi'nin bir kolu olması nedeniyle Pushkin tarafından "Avrupa'daki Pencere" olarak adlandırıldı. Ayrıca Çar Petro'nun deniz filosuna üs konumunda idi. Şehirden sonra inşa edilen, Kronstadt'ın ada kalesi tarafından korunuyordu. II. Alexander döneminde ilk ve en önemli liberal reform Emanciptaion Reform of 1861 in Russia yapıldı. Çok sayıdaki fakir, insanın şehir içine akın etmesine yol açıldı. Böylelikle varoşlarda çok kiracılı ucuz apartmanlar doruğa ulaşıyordu. Filizlenen endüstri ayağa kalkıyordu. Yüzyılın sonunda Sankt Petersburg Avrupa'nın en büyük endüstri merkezlerinin birisinin içinde büyüyüp gelişiyordu. Endüstrinin büyümesi ile radikal hareketler de haliyle çoğalıyordu. 1905 devrimi burada başladı ve hızla bölgelere yayıldı. Birinci Dünya savaşı süresinde Sankt Petersburg ismi haddinden fazla Almanca kokuyordu. Ve Çar II. Nikolay ilk hareketinde şehrin ismini Petrograd olarak yeniden isimlendirdi (31 Ağustos 1914). Şehir 1917 Rus devriminin başlangıcını gördü. İlk adım (Şubat devrimi), Çarlık hükümetini uzaklaştırmak ve politik iki gücün merkezini oluşturmaktı. Geçici Hükümet Ekim devriminde yıkıldı. Şehrin devrim karşıtlığına yakın ordusu ve genellikle uygun olmayan politik iklim, politik lider Vladimir Lenin'i Rusya'nın tarihsel başşehri Moskova'ya kaçmaya zorluyordu (5 Mart 1918). Göçün geçici olabileceği tasarlanıyordu. Fakat Moskova o zamandan beri başkent olarak kaldı. 24 Ocak 1924, Lenin'in ölümünden üç gün sonra Petrograd, Lenin'in anısına Leningrad olarak adlandırıldı. Daha derin sebeplerin varlığı politik sembol düzeyindeydi. Sankt Petersburg, Rusya İmparatorluğunun zirvesi olarak ayakta duruyordu. Moskava'nın en geniş şehir olmasından sonra değişiklik Lenin'e büyük prestij verdi. Leningrad olarak isimlendirilmesi devrimi etkili şekilde sembolize ediyordu. Bu da politik ve ekonomik sistemi hatıra getiriyordu. II. Dünya Savaşı süresinde, o tarihteki adı ile Leningrad Alman Wehrmacht (Nazi Almanyası'nın silahlı kuvvetleri 1935-1945) tarafından 8 Eylül 1941 den 27 Ocak 1944 yılı süresinde toplam 29 ay sarıldı ve kuşatıldı. "Führer Petersburg'u yer yüzünden silmeye kararlı. Sovyet Rusya'nın nötr edilmesinden sonra böyle geniş bir şehrin varlığına ne gibi gerek vardır" diyordu. Bu üç milyon Leningrad'lının katledilmesi anlamına geliyordu ( Yanlış duymadınız ). Aralık 1941, Leningrad'da çoğu basitçe sokaklarda 53.000 de fazla insan öldü. Sadece 11 yaşındaki Leningradlı kız Tanya Saviçeva durumu günlüğüne yazdı. Bu günlük blokaj trajedisinin bir sembolü haline geldi. Nürnberg Mahkemeleri'inde delil olarak kullanıldı. Yaklaşık 800.000 kişi bombardıman, açlık ve soğuktan dolayı öldü. Şehrin insanlarının kahramanca direnmesinden dolayı, Leningrad (Hero city ) kahraman şehir başlığıyla mükafatlandırılan ilk Sovyet şehri oldu (1945). Kahramanmaraş buradan öğrendi bu işi ... Böylesine ilginç bir yapılanması var şehrin.[PHOTO_ID_R=5.jpg] Otobüsümüz bizi kahvaltı etmek üzere gardan alıp , Astoria Hoteline getirdi. Burası büyük ve süslü salonları ile son derece etkileyici bir hotel. St Isac Meydanı ve ortasında yer alan St Isac katedralinin tam karşısı ... tarihi eser olarak, mavi köprü'de burada yer alıyor. Burada kahvaltı etmemizin nedeni, çıkışta St Isac katedralini ziyaret etmekti. Bu Katedralin kubbesini şehrin her yerinden görmek mümkün. 300 merdiveni tırmanmayı göze alırsanız gözlem katında St Petersburg size bir tabak içinde sunulacaktır. Bu katedrali Fransız August Montferrant 40 yılda yapmış ( 1818-1858) Sutunlar tek parçalı ve 80 ton ağırlığındadır. Kilise bugün müze olarak hizmet vermektedir. Buradan otobüsle Neva nehrinin sağından Troitsky köprüsünü geçtik. Bu köprü eski devrim meydanı ile Mars sahası yanındaki Suvorov meydanını bağlamaktadır. Köprünün uzunluğu 582 m ve genişliğ 23.6 metredir. Tam karşıda dev bir cami bizi karşılamaktadır. Buhara emiri Abdul Aga Han'ın 25 ci yönetim yılı onuruna o tarihte St Petersburg 'ta yaşayan 8000 müslümana hizmet etmek amacıyla inşa edilmiştir. 45 yarışmacının katıldığı projede Timurlenk 'in mezarı ve camisi buraya ilham kaynağı olmuştur. Timur'un mezarını Semerkant ta ziyaret etmek şansını bulan bir kişi olarak size alakasız bir bilgi vermek istiyorum. Timur,bilinen en büyük Özbek düşmanı olmasına rağmen, Özbekistan halkı kendisini nedense milli bir kahraman olarak bağrına basmıştır . Konumuz o değil. Mars sahası ( Suvorov meydanı )na vardığınızda iki adet gemi direği gibi heykel sizi karşılayacak.Burada çok hoş resimler çekebilirsiniz. Neva nın karşı kıyısında arkada fon olarak Hermitaj müzesi ya da St Peter ve Paul kilisesi ( Nedense bana hep Peter Paul and Mary 'i anımsatıyor ),Admiralty ve St Isac katedrali olabilir.[PHOTO_ID_L=4.jpg] Bu Direkler 1800 lü yıllarda gemilere deniz feneri olarak hizmet veriyorlardı. Meydanın arkasında St Petersburg borsası binası yer almaktadır. Fransız mimar Thomas de Tomon tarafından çizilen bina eski Roma ve Yunan kültürü izlerini taşımaktadır. Adanın bir ucunda St Petersburg devlet üniversitesi,Sanat akademisi,Deniz müzesi gibi binalar yer almaktadır. 70 li yıllarda burayı ziyaret ettiğimizde tüm "yabancı" ların zorunlu ikamet ettiği Baltiskaya Oteli de buradan baltık denizini seyretmektedir. Buradan Fin körfezini takiben ve Lenin'in devrimi tezgahladığı evlerin arasından kıvrılarak Peterhof sarayına varıyorsunuz. Avrupalı olacağım diye bir taraflarını yırtan Büyük Petro'nun yaptırdığı tam anlamıyla görgüsüzlük kokan bir saray bu. Bir şaşaa patlaması var ve şaşaanın yanında her taraftan sular ve fıskıyeler fışkırıyor. 1710 tarihli saray Rusya'nın Versailles 'ı olarak adlandırılıyor. Mimarı italyan Bartolomeo Rastrelli daha sonra Kışlık sarayı inşa edecektir. Rastrelli Rusları iyi okumuş bu nedenle bu sarayın mimarisinde üfürdükçe üfürmüştür. Çeşmelerin Mayıstan ekime kadar çalıştığını hatırlatırım. Her şeye rağmen görmenizde fayda vardır. Çeşmeler iyi de iklim namussuz ... Otobüs bizi aldı ve geriye dönüp Admiralty'de Nevsky Caddesine götürdü. Bu kentin en ünlü caddesi sayılan bu cadde ,Admiralty'den Moskovskaya garına kadar devam etmektedir. Oradan kıvrılarak Alexander Nevsky Manastırına devam etmektedir. Otelimizin de yer aldığı bu cadde de Kazan Katedraline,öte yandan Kanal Griboedova ve Yeniden diriliş Kilisesine uzanmak mümkün. St.Petersburg, Batı Avrupa kentleri örnek alınarak inşa edilmiştir. Bu yüzden Rusların geleneksel soğan biçimli kubbelerine nadir rastlanır. Fakat ,Yeniden Diriliş Katedrali buna uymayan örneklerden biridir. Katedral, Moskova Kızıl Meydan'daki Basil Katedrali örnek alınarak yapılmıştır. Senato Meydanı, en büyük ve gösterişli meydanlarından biridir. Bronz Süvari anıtının olduğu bu meydan özellikle 1830'lu yılların, İtalyan mimar Rossi'nin tarzını yansıtmaktadır. Âdet olarak St.Petersburglu yeni evli çiftler, Donanma Parkı'nın içinde bulunan Petro heykelini ziyaret edip güvercin uçururlar ve şampanya patlatırlar. Alexander Dumas 'nın dediği gibi bu cadde "dinsel hoşgörü" caddesidir. Kazan Katedrali 1801-1811 yıllarında inşa edilmiş olup model olarak Vatican 'da St Peter kilisesinden esinlendiğini söyleyebiliriz. 1812 de Napoleon ve Fransız ordusunu sepetleyen Ruslar için bir zafer tapınağı olmuştur. Aynı cadde üzerinde Rusların dünyanın en eski çarşısı olduğunu iddia ettikleri Gostiny Dvor'u ziyaret etmek mümkün. 1757-1785 yılları arasında inşa edilmiş bu çarşıyla övünen Ruslara 45000 m2 kapalı alanı olan ve 1461 yılında açılan bizim Kapalı çarşı'dan söz etmiyoruz .Morallerini bozmak istemeyiz. Fakat Anichkov Köprüsü üzerinde yengemiz olduğu iddia edilen Büyük Katerina'nın yaptırdığı 4 at heykelini mutlaka görünüz.[PHOTO_ID_R=6.jpg] Buradan , benim zamanımda "Grand Hotel Europensky" şimdiyse "Grand Hotel Europe" olan otelimize geldik. Bu otel avrupanın her yıl dereceye giren ve rusların pek övündüğü şık müze-otellerden birisi ve belki de en ünlüsüdür. Otelin 130 yıllık tarihi anlatmakla bitmez. "En" diye başlayan ne kadar pozitif sıfat varsa hepsini ,bu otelde bulabilirsiniz. Burası saymakla bitmeyen ünlünün St Petersburg'taki evi olmuştur. Dostoyevski'den Pavarotti'ye...Faberge 'den Igor Stravisky'ye...Çar II Alexander'den Romanov'lara oradan Lenin ve önemli Komünist partisi üyelerine hizmet vermiş bir yer.[PHOTO_ID_L=8.jpg] Otele yerleştikten sonra Ayşe 'yi aldım ve Kanal Gribedova kıyısından bir tekne turu ile kanalları gezmeğe karar verdik. Bu kanal turunu yapmadan şehri hissetmek kolay değil zira bu tur sayesinde Fontanka, Moika,Krukov kanal,Kış sarayı,Kuğe sarayı nı Neva nehri kıyısında görmek mümkün. Aynı şekilde, Fin körfezi girişinde şehrin ilk yapılarından biri olan Peter ve Paul Kilisesini,kış sarayını topa tutarak devrimi başlatan Aurora Kruvazörünü görmek mümkün. Peter ve Paul katedrali, tüm Rus çarlarının mezarlarının bulunduğu önemli bir tarihi eser. Sıra dışı bir kule ile ve tepesindeki altın Melek figürü ile Şehrin en yüksek yapısını oluşturmaktadır. Şehrin yayıldığı tüm alanlar boyunca deniz seviyesinden en yüksek nokta 14-15 m civarındadır. Haziran Temmuz arasında en uzun gündüzler yaşanır ve yaklaşık 2 hafta güneş neredeyse hiç batmaz. Bu duruma beyaz geceler adı verilmiştir. Nehir Turu aynı yerde bitti ve artık yorulmuş olarak otelimize döndük ...biraz lobby de dinlendikten sonra Akşam yemeği için hazırlandık .[PHOTO_ID_R=7.jpg] Yemeğimizi, Otel yakınında çok tipik bir rus lokantası olan Zolotoy Ostap ( bizim için Zolotoy Ostar) lokantasında yedik. Rusyanın 8 ayrı yöresinin yemeğini canlı müzik eşliğinde ve çıtır çıtır yanan bir şömine karşısında tadabilirsiniz. Yemekten sonra içilen votka'dan olacak biraz çakır keyif olarak yürüyerek otelimize döndük ve hemen yattık. Günün karelerini aşağıda adresini bulacağınız video da toparladım ...Youtube adresi şöyle : http://www.youtube.com/watch?v=V_7Qd0fiqAI GÜN 5 günlerden çarşamba Bu kuzeyde, azıcık su kenarı ve azıcık tarihi eseri olan her kent "kuzeyin Venediği"olmaya soyunmuştur. Bunların arasında, bu sıfata en yakın olan yerleşim birimi herhalde St Petersburg'tur. Sabah Dome Perignon ve Beluga Havyar bazlı mükellef bir kahvaltı yaptık. Balık çeşitlerini gördükçe, aklım başımdan gidiyor doğrusu. Şekerci dükkanındaki çocuklar gibi dolaştım kahvaltı salonunda. Bugün Hermitage günümüz. Otobüsümüz bizi Hermitage 'a götürdü. Kalabalığı görünce gözlerime inanamadım. Nerede o koca müzeyi tek başıma gezdiğim günler. Nerede şimdiki ana baba günü. Dalga dalga kalabalıklar ve telaşlı, telaşlı sallanan rehber bayrakları ... İşimiz zor ... Böyle kalabalıklardan pek bir sıkılırım... Hermitage deyince 5 dakika duracaksın.(Rusca:Gosudarstvennyj Èrmitaž)Dünyanın en büyük ve eski müzelerinden biri olup, 1764 yılında Çariçe II. Katerina tarafından kurulmuş, ancak 1852 yılında kamunun hizmetine açılmıştır. Yaklaşık 3 milyon sanat eserinden oluşan müzenin koleksiyonunun çok az bir kısmı sergilenebilmektedir. Hermitaj Müzesi dünyanın en büyük resim koleksiyonuna sahiptir. Müze en çok tablo koleksiyonu bulunması nedeniyle Guinness Rekorlar Kitabında yer alır. Bunu yazıyorum ki koşarak gezseniz 2 ay falan sürer. Bu müzeyi haddinden fazla gezmiş biri olarak ve bir insaniyetlik yaparak sizi uyandırmak istiyorum. Bu müze önünüzde bayrak sallayarak koşturan bir rehberle gezilmez. Size önce kaba taslak bölümleri vereyim : 1- Antik bölüm:yaklaşık 100.000 eserden meydana gelmiş olup 23 oda da sergilenmektedir. Oda deyince yanlış anlaşılmasın...hangar yani ... 2-Arkeoloji Doğu avrupa ve Siberia bölümü yaklaşık 500.000 eserden meydana gelmiş olup 23 oda da sergilenmektedir. 3-Doğu Tarihi bölümü: 50 odada 150.000 eser 4-Batı avrupa sanatları bölümü:13-18 yy ve 19-20 YY eserlerinin 100 oda da sergilendiği 400.000 eser 5-Batı Avrupa uygulamalı sanat bölümü: 150.000 eser 6- Rus Kültürü bölümü:50 oda da 300.000 eser 7-Numismatik ( sikke ) bölümü 1.200.000 parça 8- Silahlık 16000 parça 9-Menshikov sarayı :18 yy Rus kültürü 30 oda 10-Kıraliyet porselenleri bölümü :30.000 parça 11-El yazmaları bölümü: kesin sayı bilinmiyor İşte böylesine uçuk bir yerdir bu Hermitage müzesi.... Bu nedenle size samimi önerim şudur: Meraklısı olduğunuz konuyu seçiniz ve sadece o bölüme yoğunlaşınız . Aksi halde hiç bir şey göremeden ve sadece salonlarda koşturarak gün / günlerinizi geçirirsiniz. Müzenin hakkı 4 gündür. Bilemediniz 3 gün ama sadece meraklısı olduğunuz konulara yoğunlaştığınız 3 gün uygundur. Bendeniz bir Rembrant manyağıyım ve bir tarihlerde sadece bir odada sergilenen 22 adet Rembrant ile 4 saatimi geçirdiğimi bilirim. Müzenin tamamen boş olduğu sadece yaşlı kadın görevlilerin çalıştığı ve oradan bir iskemle rica edip tek başıma bir odanın orasında oturup hayranlıkla eserleri seyrettiğim günlerden bahsediyoruz. Kışlık Sarayın bulunduğu sahanın ortasında Alexander sutununu görürsünüz. Napoleon'a karşı zafer kazanan I Alexander adına dikilmiş bu anıt müthiş bir şeydir. Mimarı Kazan Katedralinin mimarı olan Fransız Auguste de Montferrand olup sutun 47 m boyundadır. Mimar için düşündürücü bir görev bu ... Fransız olup Napoleon'un madara oluşunun heykelini dikmek zor iş ... Tepesindeki meleğin I Alexander'ı andırdığı söylenmektedir. Parayı veren haliyle "melek" olur yani. Sütun tek parça Kırmızı granit olup 600 ton ağırlığındadır. Herhangi bir vinç kullanılmaksızın iki saatte dikildiği söylenmekedir. Müzeden geç saatte ayrıldık ve otelimize döndük.Bu akşam Yine trenle Moskova'ya döneceğiz. Otele vardıktan sonra akşam yemeğimizi ayarlamak üzere Nevsky Caddesine çıktım Bu cadde de " Jelenisky" isminde müthiş bir mezeci vardır . Çok eski tarihli bu mezeci şimdi daha da ünlenmiş. Güzelim balıklarımı,havyarımı ve Standart Votkamı ve yanında bir çok meze aldım. Artık tren seyahatine hazırız. Bildiğiniz üzere St Petersburg aynı zamanda Standart Russia votkasının imal yeri. Votka da en önemli unsur su ve buranın el değmemiş dağlarından gelen suyu, haliyle çok kaliteli votka imal ediyor. Yine Rusya'nın en baba birası "Baltika" burada üretilir. Özellikle 9 numaralısını öneririm. (Baltica Dievi diye ısmarlayacaksınız) Valizlerimizi toparladık ....Otele veda edip Moskovskaya garına yöneldik. Trenimize bindik . Son söz : St Petersburg Büyük Petro'nun gayretleri ile "imal" edilmiş bir şehir ....fakat Dünyanın görülmeğe değer şehirlerinden biridir . Bir fırsatınız olursa kaçırmayınız. Beyaz geceler haddinden fazla kalabalıktır dikkatinizi çekerim. Günün karelerini aşağıda adresini bulacağınız video da toparladım ... Youtube adresi şöyle : http://www.youtube.com/watch?v=gBEIK0OG0_Q GÜN 6 Günlerden Perşembe[PHOTO_ID_L=d-n-yoruz.jpg] Dün gece çok keyifli bir yolculuk oldu. Tren bir süre yol aldıktan sonra nevale'ler açıldı. Artık Allah ne verdiyse ..... bu kez biraz fazla vermiş. Yediğimiz her şey pek bir lezzetli idi. Yılan balıkları ve bilumum füme balık eşliğinde güzelim votka ve havyar pek güzel gitti. Sabah Moskova'da gözümüzü açtığımızda hala yüzümüzde bir gülümseme vardı. Moskova'da puslu bir hava ve otobüsümüz bizi bekliyordu. Doğruca Sheretmeyovo ' ye yol aldık.[PHOTO_ID_R=sheretmeyovo.jpg] Sheremetyevo, Uluslararası Havalimanı (Rusça: Международный Аэропорт Шереметьево, Mezhdunarodniy Aeroport Sheremet'evo) Moskova'nın 29km kuzeybatısında yer alan bir havalimanıdır. Domodedovo ve Vnukovo havalimanlarıyla birlikte Moskova şehrine hzmet veren üç havalimanından biridir. Domodedovo'dan sonra Rusya'nın ikinci büyük havalimanıdır. Burası 1980 de olimpiyatlara ev sahibi olacak ümidi ile yapılmış güzel bir havaalanı. Yılda 6 milyon yolcuya hizmet vermek üzere planlanmıştır. Uçağımız vaktinde kalktı..Memlekete dönüyoruz ))))) GUN 6 Günlerden Perşembe Rahat bir uçuş ve gördüğümüz yerleri bize tekrar anlatan arkadaşlarımızla Istanbul Atatürk limanına vardık.Eve doğru giderken aklıma şöyle bir şarkı takılıyor Benzemez kimse sana .... Gerçekten canım Istanbul'um tüm dünyayı gezebilirsin ama hiç bir şehir sana benzemez. Boğaz köprüsünün üzerinden geçerken Ayşe ile sadece bakışıyoruz. Konuşmak yok ...konuşmağa gerek te yok .. Başka bir seyahatte birlikte olmak umuduyla hoşça kalınız ... SEYAHATİN ÖZETİ: 1 ÜLKE :RUSYA 2 ŞEHİR :MOSKOVA ST PETERSBURG YOLCULUK İSTANBUL-MOSKOVA :UÇAK MOSKOVA -ST PETERSBURG :TREN ST- PETERSBURG -MOSKOVA :TREN MOSKOVA -İSTANBUL UÇAK YAKLAŞIK :4500 KM YOL GÜN :6 Meraklısına seyahatimizin haritasını sunuyorum ... https://secure.travellerspoint.com/member_map.cfm#/tripid/930760